Yaşamını Farkındalık Yaratmakla Sürdüren Rengigül Ural ile Röportaj…1

İnsanlar çocukluk döneminden sonra yaşam yolculuğunu kendi ayakları üzerinde durmaya başlamasıyla kendi yaşam felsefesini kendisi belirlemeye başlıyor. Seçeneklerini kendisi yaratmaya çalışıyor. Bazen hayallerini gerçekleşiyorlar, bazen de hayallerinin dışında farklı seçenekler karşısına çıkıyor. Elbette, insanlar kariyerlerini gerçekleştirmesi içinde eğitimin şart olması gerekiyor. Rengigül Ural, hayallerini gerçekleştirmek için eğitimin olmazsa olmazlarını biliyor. Bu nedenle eğitimine önem veriyor.

Rengigül Ural’ın almış olduğu eğitim kendisini kariyer yolculuğunda dev firmalarla buluşturuyor. Dev firmalarda kariyer yolculuğunda bulunan Rengigül Ural ile gerçekleştirdiğimiz bu söyleşiyi beğenerek okuyacağınızı umuyoruz. İyi okumalar.

Sizi tanımayanlara Rengigül Ural’ı nasıl anlatırsınız?

28 Haziran 1957’de şimdiki adı Amerikan Hastanesi olan Amiral Bristol Hastanesi’nde dünyaya gelmişim. Anneme sormuştum: “Neden Amerikan Hastanesi?”, “Evimize yakındı, temiz paktı.” diye doğal cevap vermişti.

Annemin annesinden dolayı Gazi Mustafa Kemal Atatürk halazadem. Baba soy ağacında yer almak takdir edersiniz ki çok büyük sorumluluk.

Edinburgh Üniversitesi Kraliyet Botanik Bahçesi’nde (The Royal Botanic Garden) yazılmaya başlanan, 10  ciltlik “Flora of Turkey”in 1961 yılından itibaren ilk Türk botanikçisi, soyadı “Peygamber Çiçeği” gibi yeni bulunan bitki türlerine verilen, bir kitabını Çanakkale şehidi ve ona “Orman Sevgisi”ni aşılayan iki dedesine atfeden, İstanbul’da moda terzihanesinin sahibesinin oğlu Prof. Dr. Faik Yaltırık’ın kızıyım. Karakalem ve fotoğraf ustası Saffet Ural’ın geliniyim. Sébah & Joaillier ekibinin elverdiği ustaların yetiştirdi karakalem ve fotoğraf ustasının gelini olmam da bir şans tabii.

Şanslarının farkına vardığında, bireyin daha çok kendini geliştirdiğine inanıyorum. Onun için de “Marka olmak yolunda sürdürülebilir başarı”, “Farkında olmak”, “Sahip olduğuna sahip çıkmak” konularında makaleler yazıyorum. Bazılarının üniversitelerde derslerde konu edilmesi beni onurlandırıyor.

Allah’a çok şükür İstanbul, Edinburgh, Londra’da iyi semtlerde oturduk ve iyi okullarda okudum. İlkokula Edinburgh’ta  Broughton’da başladım. İskoçya’da neler öğrendim biliyor musunuz?

Tek başıma birey olarak güçlü olabilmeyi. Gücümü ne bir aile, ne bir okuldan almak değil bir birey olarak başarabildiklerimle güçlü olmayı öğretti İngiliz ekolü. “Hangi okul mezunusunuz?” diye sormazlar. Hayatını geçindirmek için ne iş ile uğraşıyorsun diye sorarlar. Bu derinlikli bir sorudur. Bilgilerini, eğitimini kimseye muhtaç olmadan ve topluma yararlı olarak kapitale çevirebildin mi demektir.

Nereye gidersem gideyim yarım günde alışmayı da bu süreçte öğrenmiştim. Bu; sanki hep orada yaşamışım gibi bir alışma sürecidir. Yerini yadırgama diye bir duygumun olmaması bana avantaj sağlar. Dezavantajları avantaja çevirebilme yetisi de. Ülkemde televizyon yokken televizyondaki diziler ve eğitim şekli ve oyunla öğretim ile okulum, Royal Botanic Garden, “Janet & John” ilk kitabım ki gözlem yapmayı öğreten önemli bir kitaptır, mahalledeki arkadaşlarım ve büyüklerimden öğrendiklerim; analiz, uluslararası kıyaslama yapabilmeyi öğretti.

Dahası; “zannettim ki, sandım ki” gibi afaki düşünce/yorum değil gerçek verileri inceleyerek gözlem ve sentez yapabilmeyi aşıladı. İncelemeden soru sormamayı da. Bir kişiye bir soru soruyorsanız bilinçli, çalışarak sormalısınız. Globalden yerele bakmak, yerelden globale bakmak önemli bir yetidir. Yerelde her konuda “en iyi” olmak globalde “en” olamıyor bilinci ise gelişim sağlar. Çalışma arkadaşlarıma, destek verdiğim öğrencilere de yıllar içinde deneyimlerimi aktardım. Her biri başarılı birer iş insanı oldular. Sabırla prensipli, kurallı yaşam başarı getirir. Başarı; mutluluk ve iç huzuru verir. Mutlu bireylerden oluşan toplumlar dünyaya huzur yansıtır. Ev ve işlerimizdeki huzur, bireyin iç huzuru bu açıdan çok önemlidir. Değişimlere kolay uyum sağlamayı da beraberinde getirir. Bu ise gelişimdir. Dünya insanı olabilmektir.

Edinburgh, İstanbul, Londra, Ankara, İstanbul’daki tüm okullarım (Broughton, Büyük Esma, Nişantaşı, Trinity, Dil Tarih, Hacettepe, Boğaziçi) köklü ve katı disiplindi okullardı. Özellikle Trinity House – London Nautical edebiyat-yazımda güçlü okullardı.

Londra’daki okulum Trinity House School’un kardeş okulları vardı. ‘General Studies’ dersinde London Nautical’a drama dersine giderdim. Mr. Divall hocamızdı. Gidiş için yol parasını idari müdürümüz verirdi. Diğer okullar Paragon ve St. Saviour’s ve St. Olave’s idi. Her dönem 5 ana dersi uygulamalı işlerdik. Tarih derslerinin birinde Osmanlı İmparatorluğu’nu orada daha derin öğrendim. Hüzünlendim de tabii Rosemary olarak değil, Rengigül olarak! Derslerden biri “Do we live in a democracy?” idi! Mrs. Hardy de ‘Cooking for Pleasure’ dersinin koordinatörü idi. Bu ders ev ekonomisi ile lezzetleri birleştirmişti. ‘live in a bachelor pad‘ esasına dayanırdı.

Londra dönüşü, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji (Pre-Historya – Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal) ve Hacettepe Üniversitesi Turizm Yöneticiliği (Emre Kongar, Hasan Işın Dener) bölümlerinde okuduktan sonra, 1979 yılında Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otel Yöneticiliği Bölümü´nden mezun oldum. “II. Uluslararası Balkan Flora ve Vejetasyonu Sorunları Sempozyumu” ve “Turizmin Tarihçesi” tez (bitirme projesi raporu – tez hocam Özen Dallı) konularımdı.

Her okulumda, her eğitmenimi gözlemledim.

İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler, Tanıtım  ve Dokümantasyon Bölümü´nde Müdür Yardımcısı, İstanbul Üniversitesi Bülteni Yazı İşleri Müdürü olarak çalışma hayatına başladım. 1981 yılında dünyada kutlanması UNESCO tarafından ilan edilen “Atatürk’ün Doğumunun 100. Yılı” nedeniyle Roma´da gerçekleşen “Türk Haftası”: “Atatürk: Tradizione e Cultura”da T.C. Başbakanlık onayıyla Ord. Prof. Dr. Anna Masala ile koordinatörlüğü üstlendim.

İş hayatımdaki iş yerlerim (İstanbul Üniversitesi; Rektör Prof. Dr. Cem’i Demiroğlu, Sandoz; Dr. Güzin Poffet, Koç Holding; Semahat Arsel) çok disiplinli idi. Marka olmak için çalışmak, disiplinli olmak, öncü olmak ve bunu devam ettirmek gereklidir. Taktik çok önemlidir hayat eğitiminde ve hayata uyarlayabilmekte. “Role model” olabilecek kişileri analiz edip, kendimce harmanlamaya çalıştım.

İstanbul Üniversitesi’nde çalışırken, on misli ücret teklifini değerlendirerek, 1984 yılında Sandoz Türkiye’de Dr. Güzin Poffet’in protokol asistanlığı ile özel sektöre geçtim. Sandoz Yayınları, Sandoz Sergileri (kuruluş – arşiv) görevlerim arasında idi. Zevk alarak emek verdim.

 Dünyada Sandoz ve Ciba birleşirken, Koç Holding’den gelen teklifi değerlendirdim. Sandoz + Ciba Novartis oldu. Bu süreçte çalışmamı istemelerine rağmen, Koç Grubu’nu kabul etmemi saygıyla karşılayıp, destek verdiler ve hâlâ dostluğumuz saygı ile sürer. Novartis, çalışanlarına bu birleşme süresince İsviçre Frangı bazında tazminat ödedi. Çok sancılı, stratejik önemi olan, öğretici bir dönemdi. Zira, birleşmelerde 1+1=1 eder.

Kariyerinize giden yolda karşılaştığınız zorluklar veya unutamayacağınız anılarınız nelerdir?

Rektör Prof. Dr. Cem’i Demiroğlu ve akademik bir heyet ile Roma Üniversitesi ile ortaklaşa Roma’da UNESCO’nun Atatürk’ün doğum yılı olarak dünyada kutlandığı Türk Haftası düzenledik. Mehmet Ali Ağca – Papa zirvesinde/gölgesindeki yıl. Tercümanı Prof. Dr. Anna Masala dostum olmuştu. Zorlu, hüzünlü, dikkat edilmesi gerekli bir süreçti.
Tüm protokol, açılış, davet, fahri doktora, senato toplantıları, yayın işlerinden sorumluydum. İ.Ü. Merkez Bina’daki ofisimize de geçmiştik. Fahri doktora alanlardan biri de Kenan Evren idi. Sıkıyönetim sonrası YÖK kurulmuş, başına çocukluk doktorum Prof. Dr. İhsan Doğramacı getirilmişti.
Hayli ilginç deneyimlerimden ve ilklerimdendi.

Sandoz’dan sonra Divan’ın 50 yıllık sanat envanterini yapmak da çok ilginçti. İlk sanat envanteri idi. Nice eser depolardaydı. Tek tek inceledik Ersin ile birlikte ve Sadberk Hanım Müzesi yönetimi (Hülya Bilgi – Lale Görünür) bize yardımcı oldu bilemediklerimizde. İnceledikçe ne güzel detaylar bulduk. 1180 sayfalık bir eser ortaya çıktı. Nice heyecan yaşadık. Divan Oteli yıkılıp yeniden inşa ediliyordu. Biz de Çankaya Apartmanı’na taşınmıştık. Üç yıl o güzel apartmanda kaldıktan sonra yenilenen Divan’a taşındık. Taşınmalar telaşeli olur. O telaşe sırasında akl-ı selimini kullanabilmek de bir sanattır. Bu çalışma otel açılırken bize çok kolaylık sağladı. Ersin’in fotoğraflarının da sergilendiği Özyeğin Üniversitesi tarafından düzenlenen “Türkiye’de Otelciliğin Önderleri I. Bienali”ne de fayda oldu.

https://www.guncelkadin.com.tr/2020/06/19/yasamini-farkindalik-yaratmakla-surduren-rengigul-ural-ile-roportaj1/

Abbas Yüksel - Tarih bize açık olarak göstermektedir ki, toplumların gelişmişliği, farkındalık yaratan bireylerinin nitel ve niceliğiyle olmuştur. Bu, hep böyle de olacaktır. Çünkü insan, bu dünyanın öznesidir. Bu bakımdan Rengigül Hanıma gıbta ile bakmak, bu toplumun bir ferdi olarak keyif verici…

Sennur Hamamcıoğlu - Başarı dolu hayatınızda şahsiyetinizin , çalışkanlığınızın ve yeteneklerinizİn yeri olduğu kadar, sağlam kişiliğinizin de izi her olayda görülüyor. On parmağında on marifet sahibi olup, bunların hepsini doğru şekilde ve doğru yerlerde kullanmış olmanızdan dolayı sizi içtenlikle kutluyorum. Sevgilerimle

 

Diğer Haberler

Tümünü Görüntüle
devamını oku..
devamını oku..
devamını oku..
devamını oku..