Yazar

Bahattin Öztuncay

Yayınevi

Aygaz

Yayın Tarihi

2006-01-01

Kategori

Fotoğraf


ISBN

9789752960480

Dil

Türkçe

Sayfa Sayısı

736

Boyut

24 x 34 cm.

Açıklama

1. Cilt: Metin ve Fotoğraflar, 2. Cilt: Albüm

Bu araştırmanın ana hedefi, İstanbul'a 19. yüzyıl fotoğraf sanatında uluslararası boyutta hak etmiş olduğu yerini kazandırmaktır. Çeşitli sanat dallarında "oryantalizm"e konu olan bütün şehirler içinde Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti, fotoğraf tarihi açısından eşsiz özellikler taşımaktadır. Dünya fotoğraf tarihinin önde gelen isimleri, fotoğrafın bulunuşunun en erken dönemlerinden başlayarak Atina'dan İskenderiye'ye, Kahire'den Luksor harabelerine, Kudüs'ten Şam'a kadar bu yörelerdeki mimari yapıları, arkeolojik eserleri ve günlük yaşamı belgeleyen çekimler yapmışlar ve birbirinden önemli eserler meydana getirmişlerdir. Bu fotoğrafçıların önemli bir bölümü, seyahatleri sırasında İstanbul'a da uğramışlardır. Dolayısıyla, sadece 19. yüzyıl seyahat fotoğrafçılığı göz önüne alındığında İstanbul'un, belirtilen diğer Doğu Akdeniz metropolleri arasında bir ayrıcalığı yoktur. Ancak bu şehirlerin hemen hiç birisinden bir Viçen Abdullah, Vasilaki Kargopulo, Paskal Sebah veya Boğos Tarkulyan ayarında yerli sanatçı yetişmemiştir. Osmanlı tebasından olmayan James Robertson'ın ve Ernest Edouard de Caranza'nın da fotoğrafçılığa burada başlamış ve yerleşik düzende faaliyet gösteren stüdyolar çalıştırmış olmaları, İstanbul'un bu sanat dalındaki uluslararası önemini daha da pekiştirmektedir. İstanbul, aynı zamanda dünyanın dört bir tarafına dağılan birçok ünlü fotoğrafçı için de bir eğitim ve faaliyet merkezi olmuştur. Venedik dizileriyle tarihe geçen Carlo Naya, Japonya fotoğraf tarihinde çok önemli izler bırakmış olan Felice Beato, Mısır fotoğraflarıyla ünlü, kardeşi Antonio Beato, Beyrutlu fotoğrafçı Tancrede Dumas, Bombay'da isim yapan Paul Vuccino ve hatta Kudüs'te ilk yerleşik fotoğraf stüdyosunu açan Yesayi Garabedyan, İstanbul'da uzun süreler çalışmış veya eğitim almış fotoğrafçılardır.

Yapılan çalışma çerçevesinde ilk bölümde İstanbul'a fotoğrafın gelişi, yerleşik dagereotip stüdyoların açılması, bunlarla birlikte oryantalizm ve fotoğraf sanatının karşılıklı etkileşimi ve erken dönem yabancı gezgin fotoğrafçıların İstanbul'daki faaliyetleri incelenmiştir. Okuyucu, bu sayfalarda, ilk kez ortaya çıkarılan bilgi ve belgeler yanında, çoğu daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış ve fotoğraf yönteminin "taş devri" sayılabilecek ilk yıllarına ait, birbirinden nadir, İstanbul görüntülerini ve insan portrelerini izleme imkânını bulacaktır. Bunu izleyen bölümlerde, resmi görevlerle İstanbul'da çalışmakta olan ve fotoğrafçılığı bir yan uğraş olarak sürdüren İngiliz asıllı gravür sanatçısı, Osmanlı darphanesinde başhakkak James Roberston ile Fransız mühendis Edouard de Caranza'nın yaşamları hakkında detaylı biyografik bilgiler verilmiş, her iki sanatçının da yurtiçinde ve yurtdışında, hem kurumsal, hem de özel koleksiyonlarda bulunan çalışmalarından en etkileyici örnekler ortaya konmuştur.

Osmanlı fotoğraf tarihinde Viçen Abdullah'ın ve Vasilaki Kargopulo'nun saray fotoğrafçılığı çerçevesindeki uzun süreli çalışmalarıyla ayrı bir konumları bulunmaktadır. Her iki fotoğrafçıyı da bu unvanlarından ancak ölüm ayırabilmiştir. Osmanlı döneminin gelmiş geçmiş en büyük fotoğraf sanatçısı Viçen Abdullah, bu araştırma sayesinde fotoğraf sanatındaki gerçek yerine kavuşacaktır. Viçen, Abdullah Biraderler firmasının kurucusu ve tam kırk yıl süresince lideri olmasına rağmen, yaşamının son dönemlerinde Müslümanlığı kabul etmesi nedeniyle, tipik bir "ostrasizm" kurbanı olarak cemaati tarafından dışlanmış ve 20. yüzyılda yapılan birçok yayında kardeşler arasında, hiç de haketmediği bir biçimde arka plana itilmiştir. Bu bölümde ortaya çıkarılan, bilgi, belge ve orijinal fotoğraflar, Abdullahlarla ilgili her şeyi, gerektiği gibi yerli yerine oturtacaktır. Benzer bir durum da Vasilaki Kargopulo için geçerlidir. Kargopulo da Ortodoks dininden ayrılmış ve açıklanmamak şartıyla Müslümanlığı kabul etmiş olması yüzünden, ölümünden sonra unutulmaya terkedilmiş, sanatçının kimliğine ve geride kalan çalışmalarına cemaati tarafından sahip çıkılmamıştır. Bu satırlardan Osmanlı İmparatorluğu'nda saray fotoğrafçısı olabilmek için sultanlar tarafından Müslümanlık dinine geçilmesi gibi bir şart ortaya konulduğu anlamı kesinlikle çıkarılmamalıdır. Hem Viçen Abdullah, hem de Vasilaki Kargopulo, Müslümanlığı kabul etmelerinden uzun yıllar önce saray fotoğrafçılığı görevlerine getirilmişlerdir. Viçen Abdullah ve Vasilaki Kargopulo'nun, iki Osmanlı sultanının, Abdülaziz ve II. Abdülhamid'in destekleriyle yaratmış oldukları portre ve manzara fotoğrafları, her iki sanatçının da en üst düzeyde teknik beceriye ve estetik yaklaşıma sahip olduklarını ortaya koymaktadır.

İstanbul'un unutulmayan profesyonel stüdyoları, birkaç isimle sınırlı değildir. Paskal Sebah, Boğos Tarkulyan, Guillaume Berggren, Nikolaos Andriomenos gibi birçok sanatçı, imparatorluğun başkentinin sanat hayatında ve sosyal yaşamında derin izler bırakmışlardır. Çalışmada, bu fotoğrafçılar hakkında en sağlam kaynaklara dayanan biyografik bilgilere ve yapıtlarından en etkileyici örneklere ulaşılması için büyük gayret gösterilmiştir.

Osmanlı fotoğraf tarihine önemli katkılarda bulunan asker kökenli ilk Müslüman fotoğrafçılardan Yüzbaşı Hüsnü, Servili Ahmed Emin, Üsküdarlı Ali Sami, Miralay Ali Rıza ve Bahriyeli Ali Sami, araştırmanın son bölümüne konu olmuşlardır. Belirtilen sanatçılar arasında özellikle Bahriyeli Ali Sami Bey, trajik yaşam öyküsüyle öne çıkmaktadır. Resim yapmanın ve fotoğraf çekmenin dinsel açıdan uygun olmadığına kendilerini inandırmış bağnaz çevrelere karşı en kesin cevabı, asker kökenli sanatçılar, meydana getirdikleri eserlerle vermiş ve böylelikle 20. yüzyılın önemli profesyonel ve diğer amatör Türk fotoğraf sanatçılarının da önlerini açmışlardır.

Çalışmanın ikinci bölümünü meydana getiren ve albüm şeklinde tasarlanmış olan bölümde, stüdyo portreleri ve dış mekân fotoğrafları konularına göre alt sınıflara ayrılmışlardır. Hanedan üyeleri portrelerinde doğal olarak saray fotoğrafçılarının eserleri öne çıkmaktadır. Bunun dışında kalan stüdyo portrelerinde, İstanbul'un önden gelen diğer profesyonel fotoğrafçılarının çalışmalarından da örnekler bulunmaktadır. Hem Meslekler ve Kıyafetler, hem de Manzaralar ve Mimari Eserler bölümünde James Robertson, Abdullah Biraderler, Paskal Sebah, Guillaume Berggren, Sebah & Joaillier'nin fotoğrafları, ağırlıklı olarak çekim tarihlerine göre sıralandırılmışlardır. Buna karşılık Deniz ve İstanbul bölümünde okuyucu, Galata Köprüsü iskelesinden kalkan bir 19. yüzyıl vapurunda gezinti yapar gibi, önce Boğaz'ın Avrupa, sonra da Asya yakalarını ziyaret edecek, Kadıköy ve Adalar'a da uğradıktan sonra Yeşilköy ve Yedikule sahillerini takip ederek Haliç'e geri dönecektir. Son bölüm Panoramalar'da hem İstanbul'un topografik açıdan eşsiz konumunu gösteren, hem de 1850'li yıllardan 19. yüzyılın sonuna kadar geçen zaman dilimi içinde gerçekleşen yeni yapılaşmaları belgeleyen en etkileyici görüntüler kullanılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu başkentinin ve 19. yüzyıl şahsiyetlerinin fotoğraf kamerasına kaydedilmiş görüntülen hem sanatsal, hem de belgesel açıdan o kadar zengin ve önemlidirler ki, albüm şeklinde bu ikinci cildin de hazırlanmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Osmanlı fotoğraf sanatına büyük destek vermiş olan sultanlar Abdülaziz, II. Abdülhamid ve aynı şekilde bu sanat dalına ilgi duymuş olan hanedan üyeleri, stüdyo portreleri bölümünde ilk sırayı almaktadırlar. Viçen Abdullah ve kardeşlerinin ve Vasilaki Kargopulo'nun saray fotoğrafçılığı görevlerini üstlenmiş olmaları nedeniyle hanedan üyelerinin portreleri bu sanatçılar tarafından çekilmiştir. Aynı şekilde devlet adamları ve önemli şahsiyetlerin portreleri bölümlerinde belirtilen fotoğrafçılar ağırlıktadır. Sade hayatlardan hatıralar bölümünde izleyiciler diğer İstanbul stüdyolarından da etkileyici portreler bulacaklardır. Bütün bu örnekler bizlere İstanbul'da stüdyo fotoğrafçılığının erken dönemlerden beri çok üst düzeyde olduğunu göstermektedir. Şehrin kozmopolit yapısı portrelerde de tamamen ortaya çıkmakta ve bizlere her dil, din ve milletten insanların yaşamlarında, fotoğrafın büyük bir anlam ifade etmiş olduğunu ortaya koymaktadır.

Çoğu turistik amaçla hazırlanmış olsalar da kıyafetler, meslekler ve sokak satıcıları dizileri 19. yüzyıl yaşamından önemli kesitler içermektedirler. Bu konuda 1860'lı yıllardan itibaren, özellikle stüdyo içinde, yapılan çekimlerde profesyonel modeller kullanılmıştır. Buna karşılık hem kıyafetlerin, hem de meslekleri gösteren araç ve gereçlerin dönemlerine ait gerçek kayıtlar olmaları, bu türden fotoğrafları da belgesel açıdan çok önemli kılmaktadır.

İstanbul'un yüzlerce yıllık geçmişe dayanan mimari eserleri, Doğu ve Batı kültürlerinin eşsiz bir birlikteliği olarak bugün de karşımızda durmaktadır. Dersaadet'in Fotoğrafçıları da ellerine kamerayı almış oldukları ilk günden itibaren bu görkemli yapıtları kaydetmeye başlamışlardır. Özellikle James Robertson'ın 1850'li yıllardan kalma fotoğrafları günümüz mimari eser fotoğrafçılarına parmak ısırtacak güzelliktedirler. Abdullah Biraderler, Vasilaki Kargopulo, Paskal Sebah ve Guillaume Berggren de 1860'lı yıllardan başlayarak bu konuda etkileyici diziler hazırlamışlardır. Aynı şekilde İstanbul Boğazı, Küçüksu ve Kağıthane mesireleri de hemen hemen bütün fotoğraf sanatçılarının çalışmalarına konu olmuştur. Bu sayede Boğazın birbirinden çarpıcı fotoğrafları yabancıların İstanbul seyahati hatırası albümlerinde bütün dünyaya dağılmıştır.

Manzara fotoğrafçılığının en üst noktası olarak tanımlayabileceğimiz panoramik görüntülerin meydana getirilebilmeleri açısından da İstanbul çok şanslıdır. Galata ve Beyazıt kuleleri, şehrin Avrupa ve Asya kıtalarına yayılmasını gözler önüne seren türden fotoğraf çekimleri için son derece uygun konumlarda bulunmaktadır. Hem en erken dönemlerden itibaren İstanbul'a gelen yabancı kökenli gezgin fotoğrafçılar, hem de şehirde yerleşik sanatçılar bu iki kuleden azami ölçüde faydalanmışlar ve dünyanın başka hiçbir metropolünde benzeri olmayan güzelliklerde, boyları metrelerce uzanan ihtişamlı panoramalar hazırlamışlardır.

Yazarın Diğer Eserleri

Tümünü Görüntüle