Yazar

Bülent Şenver

Yayınevi

Remzi Kitapevi

Yayın Tarihi

2001-11-01

Kategori

Rehber


ISBN

975304075X

Dil

Türkçe

Sayfa Sayısı

501

Boyut

13.5 x 19.5 cm

Açıklama

Tanınmış, başarılı olmuş değişik kesimlerden zirvedeki 152 ismin öğütlerinin, güzel sözlerinin, anılarının ve fıkralarının bir araya getirildiği bu kitap her zaman okunabilecek ve sonraki nesillere bırakılabilecek nitelikte. Herkesin ilgileneceği bu öğütler ile başarının sırrını keşfedeceksiniz.Bu kalıcı kitap içinde Sakıp Sabancı, Vehbi Koç, Bülent Eczacıbaşı, Feyyaz Berker, İshak Alaton, Nezih Demirkent, Üzeyir Garih gibi işadamlarının yanı sıra Süleyman Demirel, Rauf Denktaş ve Fatih Terim gibi liderlerin de başarılı olmak için önemsedikleri değerlerin ipuçlarını bulacaksınız.

***


Bankacı Gözüyle: “Kulağınıza Küpe Olsun“

Türkiyenin Genç Liderlere İhtiyacı Var

Türkiye’nin genç liderlere ihtiyacı var. Her konuda, her alanda genç lider yetiştirmeliyiz. Gençlerin önünü açmalıyız. Gençlere imkanlar sağlamalıyız. Gençlere el vermeliyiz. Gençlerle tecrübelerimizi, birikimlerimizi paylaşmalıyız.
“Kulağınıza Küpe Olsun” isimli kitabı genç liderler yetiştirmeye katkıda bulunmak maksadıyla yazdım. Bu kitap, başarılı olmuş iş adamlarımızın ve yöneticilerimizin iyi yönetici olmak isteyen herkese verebilecekleri önemli öğütleri biraraya getirmiştir. Genç yöneticilerin zamanla kazanabilecekleri yönetici becerilerini geliştirmelerine yardımcı olacaktır.

Allah Herkese Güçlü Olabileceği Bir Beceri Vermiştir

Başarılı işadamları ve yöneticilerin başarılı olmalarını sağlayan ortak özellikleri vardır. Bu özelliklerin bazıları Allah vergisidir. Bazıları ise sonradan kazanılmış becerilerdir. Ancak öyle beceriler vardır ki Allah vergisi değilse, sonradan kazanılamaz.
Doğuştan size hediye edilen üstün vasıflarınızı önce keşfedin. Sonra bu kuvvetli vasıflarınızı ön plana çıkartacak şekilde davranın. Bu vasıflarınızı kullanarak başarılı olabileceğiniz işler yapın. Allah vergisi olmayan vasıfların bazılarını sonradan kazanamazsınız. Bunları kazanmak için uğraşıp zaman kaybetmeyin. Doğuştan olmayan ancak sonradan kazanabileceğiniz vasıflar için ise bıkmadan, usanmadan her yaşta düzenli çalışarak kendinizi yenileyin ve geliştirin.

152 İşadamı ve Yöneticinin Tecrübeleri

Değişik sektörden, değişik yaş gruplarından başarılı olmuş işadamlarımızın ve yöneticilerimizin arasından bir seçim yapıp onların ögütlerini gençlerle paylaşmak istedim. Bu maksatla belirlediğim 665 kişinin tam 542’sine ulaşabildim. Kitabıma katkıda bulunup, genç yöneticilerle tecrübelerini paylaşmalarını istedim. Yüzde yirmi sekizi bu talebimi kabul edip kitabıma katkıda bulundu.
Bana cevap veren 152 işadamı, işkadını ve yöneticimize bu kitabı okuyacak binlerce genç yönetici adayı adına teşekkür ediyorum. Ağızlarına, ellerine, gözlerine sağlık.
Kitabımda öğütlerine yer veremediğim birçok başarılı işadamımızın, işkadınımızın ve yöneticimizin olduğunu biliyorum. Onların da okuyucularımla paylaşmak isteyecekleri değerli öğütlerinin mevcut olduğunun bilincindeyim. İleride yeni bir derleme yapma imkanım olursa, onların da tecrübe ve öğütlerini sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyarım.

Sakıp Sabancı Kitabımın İçeriğini Değiştirdi

Kitabımı yazmaya başladığımda herhalde altı ayda bitiririm diyordum. Her gün zaman ayırıp yazıyordum. Bir toplantıda Sakıp Sabancı ile kitap yazdığım konusunu konuşana kadar her şey yolunda gidiyordu. Sakıp Bey’e yazdığım kitaptan bahsettim. Beni yüreklendirdi, övdü. “Bülent Bey, hep güzel şeyleri sen buluyorsun, aferin çok değerli bir çalışma yapıyorsun” dedi. Onun gözlerinin içinde parlayan ışığı görünce bu ilgisini değerlendirebileceğimi ve kitaba katkısının olabileceğini düşündüm. “Sakıp Bey, kitabıma sizin de öğütlerinizi koymak isterim“ dedim. “Olur, koy“ dedi. Ertesi gün kendisine bir mektup ekinde üç adet soru formu gönderdim. Birinci formda gençlere başarılı olmak için hayatta neleri yapmaları ve neleri yapmamaları gerektiği konusundaki öğütlerini, ikinci formda hayatta hoşuna giden güzel söz ve atasözlerini yazmasını istedim. Üçüncü formda da başından geçen bir anısını ve hoşuna giden bir fıkrayı paylaşmasını istedim. Kısa süre içerisinde cevap verdi. Ondan gelen bu cevap ile kitabımın içeriği birdenbire değişti.

Ben sadece Sakıp Sabancı Bey’i tanımıyordum ki. Rahmi Koç, Bülent Eczacıbaşı, Feyyaz Berker, Üzeyir Garih, İbrahim Bodur, Erdoğan Demirören, İshak Alaton, Jefi Kamhi, Yılmaz Ulusoy, Adnan Polat, Süleyman Demirel, Rauf Denktaş, Fatih Terim gibi daha birçok lideri tanıyordum. Kitabıma onların da katkılarını almalıyım dedim ve hepsine Sakıp Bey’e gönderdiğim soru formlarını gönderdim. İşte bu kararımla birlikte kitabımın içeriği de belirlenmiş oldu. Kitapta sadece benim değil, diğer işadamlarının da tecrübeleri bulunacaktı.
Kitabın artık altı ayda bitmesi mümkün değildi. Her katıldığım toplantıda muhakkak birkaç işadamı yanıma gelip, “Bülent Bey sorularınızı aldım, cevap hazırlıyorum. En kısa sürede göndereceğim“ diyordu. Kitabı tamamlamam tam üç buçuk yıl sürdü.

Kitabını Hemen Basalım

Dünya Gazetesi’nin sahibi, Gazeteciler Cemiyeti eski başkanı Nezih Demirkent ile Pamukbank Genel Müdürlüğü görevim sırasında tanıştım. Bu kitabımın içinde onun da öğütlerinin bulunmasını istedim. Bana Kasım 1998’de yanıt verdi. Beni kutladı, destekledi.
Üç yıl sonra, 8 Ocak 2001 Pazartesi günü Nezih Bey’i Dünya Gazetesi’ndeki odasında ziyaret ettim. “Kitabım tamamlandı” dedim. “Hemen basalım” dedi. Telefonu kaldırdı “İsmail Karakaş ve Gamze Varım hanımı çağırır mısınız?” dedi. Geldiler, beni tanıştırdı ve onlara “Bülent Bey’in kitabını hemen hazırlayıp yayınlayalım. Hazırlık yapın bana getirin” talimatını verdi.

Bir hafta sonra 15 Ocak 2001 Pazartesi günü Nezih Demirkent Bey’in Dünya Gazetesindeki odasında yine buluştuk. “Soğuk algınlığım var. Seni öpmeyeyim” dedi. Oturduk, geçmiş olsun dedim. “Son zamanlarda gittiğim cenaze namazlarında soğukta herhalde başımı üşüttüm. Başıma bir kasket alsam iyi olacak” dedi. O gün çok durgundu. Kısa cümlelerle ve az konuştu. Ne dediysem hepsine “Olur”, “Yaparız”, “Kolay”, “Sen nasıl istersen öyle yaparız” dedi. Son buluşmamız olan 13 Şubat 2001 Salı günü, Kurban Bayramı öncesinde kitabı baskıya verme kararı aldık.

Nezih Demirkent İle Son Buluşmam

Sayın Nezih Demirkent ile 13 Şubat 2001 Salı günü saat 10:00’da Dünya Gazetesi’nde son defa buluştuk! Odasında değil, gazetenin girişindeki büyük holde. Onu holün sonundaki duvarın önüne yerleştirilmiş bir masanın üzerine koymuşlardı. Baş ucunda duran, sonradan torunu olduğunu öğrendiğim, genç bir kızın sözleri içimde saklamaya çalıştığım göz yaşlarımın akmasına neden oldu. “Beni sen işe almıştın. Gel, ilanları yazarsın demiştin. Dediğini yaptım. Çok ilan yazdım. En zor ilanı dün akşam hazırladım. Senin ölüm ilanını yazmam çok zor oldu. Ruhun şad olsun.“
Tıklım tıklım dolu olan Sultanahmet Camisi avlusunda cenaze namazında avuçlarımı gök yüzüne kaldırıp onun için Fatiha okurken başımın üşüdüğünü farkettim. Onun yüzü gözümün önüne geldi. Başına kasket almak istediğini hatırladım. Göz yaşlarımı yine tutamadım.

“Kulağınıza Küpe Olsun“ isimli kitabımı, iyi bir gazeteci, iyi bir yönetici ve iyi bir insan olan rahmetli Nezih Demirkent’e ithaf etmek istiyorum. Ruhu şad olsun...

Dünya Yayıncılık Şükran Plaketi

1 Kasım 2002 Cuma günü saat 18:30’da Beylikdüzü Tüyap Kitap Fuarı’nda tıklım tıklım dolu olan Marmara Salonunda adım mikrofondan okunduğunda çok heyecanlandım. Beni kürsüye davet ediyorlardı. Dünya gazetesinin 2002 yılı Dünya Yayıncılık Şükran Plaketi “Kulağınıza Küpe Olsun“ kitabına veriliyordu.
Ödülümü vermek için Feyzan Ersinan Hanım’ı kürsüye davet ettiler. Plaketimi onun elinden alırken gözlerinin içine baktım. O da benim gibi 13 Şubat 2001 Salı gününü yeniden yaşıyordu sanki. Dedesinin ölüm ilanını çok zor yazdığını söylemişti. Şimdi dedesi adına bana ödülümü veriyordu.

Her ikimiz de rahmetli Nezih Demirkent’i andık. Ödülümü elime alıp kürsüye çıktım. Onunla olan son buluşmamı okudum. Göz yaşlarımı bu sefer boğazımda düğümleyip hapis ettim. Onu bir defa daha hatırladım.

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın...