Açıklama

Kayınpederim Saffet Ural ada âşığı idi. "Tatlı Çarşambaları" vardı. Stüdyosunu oğluna bırakır dostları (yaşıtı, küçüğü, büyüğü) ile o günü sohbet ederek, haz aldığı yemeklerle ve sağlığa kadeh kaldırmaları ile geçirirdi. Laleli'de açtığı ilk fotoğrafhanesi gibi hayatı boyunca "atelye" dediği iş yeri de bir mahfel özelliğinde idi. Kendisi "camiamızın ehli keyiflerindendir" diye takdim edilirdi. Sesi de el yazısı gibi güzeldi. Karakalemden fotoğrafçılığa geçmiş, saraya hizmet eden fotoğrafçıların yetiştirdiği ikinci kuşaktan el almıştı. Saffet Ural da yakından tanıdığı annemin babaannesi Rengigül Hanım (Kendisi Osmanlı dönemi adada yaşamış, Adliye Nazırı Nazım Paşa (31 Mart Vakası'nda öldürülen) ailesi ile birlikte güzel günler geçirmiş ve Hacı Arif Bey'den terennüm etmesini öğrenmiş) gibi makamıyla şarkıları ailesine, dostlarına söylerdi. O nesil terennüm sözcüğünü kullanırdı.

Yine bir gün böyle bir dost meclisinde sohbetler arasında Saffet Ural’ın o davudi sesi ve nüktedan hikayeleriyle aktardığı, bestesi Tatyos Efendi’ye ait olan Uşşak makamındaki;

Bu akşam gün batarken gel
Sakın geç kalma erken gel
Tahammül kalmadı artık
Sakın geç kalma erken gel

Cefa etme bana mâhım
Sonra tutar seni âhım
Üzme beni şivekârım
Sakın geç kalma erken gel

şarkısını hatırlatır. Sohbet derinleşir. Güftesi Ahmet Rasim’e ait, “Bu yıl ada yine sensiz içime hiç sinmedi”ye sıra gelir. Bestekârı Osman Nihat Akın’ın dedesi.

Yine bu yıl ada sensiz içime hiç sinmedi
Dilde dolaştım hep gözyaşlarım dinmedi

Genç dostlarından biri ortamın letafetinden cesaret alarak "Saffet ağabey, dilde nasıl dolaşılır hiç aklım almıyor?" diye sorunca önce şaşırarak bakar sonra genç dostu ağzını açıp, dilini gösterince tatlı bir tebessümle "O dil, Büyükada'nın Dilburnu, seni götüreceğim." diye gülüşürler ve yıllarca espri olur. (Buna benzer tatlı esprili gerçek yaşanmışlıklarımız vardır.)

Saffet Ural, her ada ziyaretinde, şairleri, bestekârları, anılarıyla yad ederdi. (Ailemizden bilebildiğim kadar Mustafa Kemal de Ahmet Rasim’in bazı eserlerinden haz alırmış.) Salı günleri genelde adaya giderdi. Nedenini de açıklardı. "Cumartesi Pazar tatilciler gider, Pazartesi temizlik olur, Salı günleri asudeliği bana kalır." derdi. Dil'de güneşi batırmadan kalkmazdı. Müdavim olmayı yeğlerdi hayatı boyunca. Ankara Oteli'nin müsteciri dostu idi. O nesil kültürlü, görgülü, edep, adap bilen büyüğüne, küçüğüne, işine, eşine saygılı idi.

Hepsinin ruhu şad olsun.

Fotoğrafı* kendisi çekmiş. Siyah beyaz. Sonra anilin boya ile renklendirmiş. Renklendirme yaparken klasik müzik dinler ve eşlik ederdi. Böyle nice anıyı, fotoğraflarıyla birlikte kayda alabildiğimize ve gelecek nesillere aktarılabileceğine seviniyorum. Bana huzur veriyor. Güzel bir yıl diliyorum.


Rengigül Ural, 29.01.2020, Suadiye

*Fotoğraflar bölümüne bakınız lütfen.

"Sizdeki romantizme bayılıyorum. Masal gibi... Masalı okuyana yaşatır gibi... Sizin muhabetiniz de eminim, şahanedir. Ne mutlu nasiplenenilen insanlara. En içten sevgiler, saygılar." Mevhibe Dumrul 

"Sanat ruhuna sahip olmak herkese nasip olmaz... İnce düşünen bir beyefendinin de gelini olmak kolay değil sanırım. Mekanları cennet olsun." Halit Kahvecioğlu