Açıklama

Ali Sami Yen Stadı'nın Önünden Geçerken...


Çarşamba akşamı Şişli'den dönerken eski Ali Sami Yen Stadı'nın önünden geçerken Ersin ile anılarımızı yad ettik. Ne kadar güzeldi Likör Fabrikası'nın binası. Bizden önceki nesil bahçesinde çeşitli meyve ağaçlarının olduğunu, mis gibi koktuğunu söylerdi. Ne üst geçit vardı çocukluğumuz, gençliğimizde ne bu kadar kalabalık. Yazlıktan arkadaşlarımızın bazılarının müstakil evleri vardı Likör'un arka tarafında. Çok kibar ailelerdi. St. Michel'li... Likor Fabrikası'ndan muzlu likörü pek severdi Çarliston dansını en iyi icra edenlerden biri anneannem Bahriye Hanım. O Çarliston dansı ve heyecanı izlenebilsin isterdim. O yol üzerinde Baylan Fabrikası'ndan da çikolata kokuları gelirdi... Biraz daha Levent'e doğru Kapris vardı... Ve tabii Puro-Fay'ın küçücük binasının üstündeki sevimli işareti ile Etiler Nispetiye Caddesi'ndeki Fecri Ebcioğlu Sokak'a varırdık... Fecri, camdan bakardı son zamanlarında... Önder Somer Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu... Bayan Kahkaha'nın kahkahalı apartmanından da artık kahkaha sesleri gelmiyor... Alt katımızda Bahadır (Kaleağası) kardeşimiz henüz GSL'yi yeni kazanmıştı. Çok zeki bir çocuktu. Kardeşi Banu da öyle idi ama o daha çok küçüktü. Camdan bahçeye doğru Bahadır, Fransızca öğrendiklerini tekrar eder. Babam da yukarıdan "aferin oğlum" derdi. Şükrü (Kaleağası) Amca, bana hukuk ödevlerimde yardıma gelir ve babama "Biz anlamayalım diye telefonda da Fransızca konuşuyor Faik abi." derdi şakayla. Ve... Şükrü Amca benim düğünümden sonra oğlumuzun düğününe de katılabilmişti. Zaman sanki hiç geçmemiş gibi demişti. Bazen bir de bakardık ki Vedii (İlmen) Amca (Süreyya Paşa'nın torunu) ve Asiye Teyze kapıda belirmişler. Ersin ve ben gibi idi boylarından dolayı. Çok muhterem insanlardı. Şevket (Yönel) Amca'nın RC'den sınıf arkadaşı idi Vedii Amca. Ecevit'in sınıfı. İTÜ'den Gazanfer (Uğural) Amca beni ara sıra Nişantaşı'na bırakırdı. Bizim sanırım Büyük Britanya'da olduğumuz dönemlerde sınıf arkadaşı Oktay (Aras) Bey de eşi ile gelirmiş bu güzel baba apartmanımıza. Ve yine ne ilginç ki tez (okul bitirme raporu) hocam Özen Dallı'nın sınıf arkadaşı imiş. Nur içinde yatsın, bana rapor yazma tekniklerini öğretmişti.

Evet, Galatasaray dendiğinde aklıma Ali Sami Yen gelir... Kökleri köklerimizin olduğu yerden... Tevfik Fikret gelir. Tevfik Fikret Salonu'nda nice (Bodrum Gündoğan Deniz Atı Yönetim) toplantılarımız gelir... Aşiyan'daki güzelim evine okulumdan baktığım aklıma gelir. Yazlıktan Roger Vadim mahlaslı yazlık arkadaşlarım gelir... "Futbol Asla ve Sadece Futbol Değildir" ile başlayan (Galatasaraylı spor yazarı) eğitimlerim gelir... Suadiye'deki ceviz ağacı cevizler verirken Tarık Pabuçcuoğlu'nun ve zarif eşinin ceviz likörü tarifi gelir. Sandoz'da Altan (Demirdere) Bey'in desteklediği ve tiyatro gecelerimizde önemli yer tutan Ferhan Şensoy aklıma gelir... Uyumkent'imizin yazlık sinemasındaki (Temel Gürsu işletirdi) yaz turneleri de tabii... (Daha önce Sancak Tül'e komşu idik... Gürsu... Dendiğinde ne anılar!) Öyle bir yazlık sinema ki deniz kenarında ve sadece site sakinlerine ait. Yakamozlar ve yıldızlar altında sinema ve tiyatro keyfi... Ve tabii Orhan (Madenci) eniştemiz aklıma gelir. Nur içinde yatsın. Eşi Perihan teyze 1981 yılında söz yüzüklerimizi takmıştı Levent baba evimizde.

Galatasaray, Galatasaraylılıktır. Zarafettir. Bilgidir. Görmüş geçirmişliktir. Vakur ve Çelebi olabilmektir. Edep adap bilmektir. Bilgisini, görgüsünü, kültürünü gelecek kuşaklara aktarabilmektir. Nice multi-disiplini içinde barındırır. Sofistike ve rafine olmaktır.

Nice gence burs fırsatına, iş imkanlarına (Fransa, Kanada v.s.) vesile olabildiğime mutluyum.

Galatasaraylılık nedir dersem kendi kendime tek bir cümle ile bitireyim: Annem 30 yıl önce kanser ile mücadele veriyordu. Altan (Demirdere) Bey, "Kan lazım olacaksa benden isteyeceksiniz Rengigül Hanım." demişti. Dostluk böyledir ve devam eder saygıyla.

Farkına Varmak – Form Almak – Sağlam Kişilik: ”Yüksek bir kültüre sahipsiniz. Bu kültürle doğulur. Farkına varılıp, form alınır. Siz bunu başaran kişilerdensiniz.” Vedia Ekemen. “Başarı dolu hayatınızda şahsiyetinizin, çalışkanlığınızın ve yeteneklerinizin yeri olduğu kadar, sağlam kişiliğinizin de izi her olayda görülüyor. On parmağında on marifet sahibi olup, bunların hepsini doğru şekilde ve doğru yerlerde kullanmış olmanızdan dolayı sizi içtenlikle kutluyorum. Sevgilerimle” Sennur Hamamcıoğlu. Bunu övünmek için değil, sahip olunan değerlerin farkına varıp, sahip çıkmanın, hayat boyu eğitimin, form almanın önemini vurgulamak için kaleme alıyorum. Daha ziyade gençler için. Ve... Değerli büyüğümüz Ebru Sanver ve daha nice kıymet!..

Dilimin döndüğünce aktarmaya çalıştığım Galatasaraylılık ile bağdaşmayan ve bu köklü forma uymayan üzücü paylaşımlar, yaşanmışlıklar okuyor gözlerim. Umman kendini temizler... Maya bozulmaz. Eskiler kişiler için "kumaş" derdi. "Kumaşı güzel" sözü özlüdür.

Annemin bugün doğum günü ancak ne yazık ki hastanede. Yazılar ise bana derman. Sanırım daha çok yazacağım Güler Yaltırık'ı.

Reveranslarımla,

Rengigül Ural, 27 Şubat 2021