Açıklama

Kitap, makale yazabilmek, okurun takdirini alabilmek, gün yüzüne bilinmeyeni çıkarabilmek insanı mutlu ediyor. Motive de oluyorsunuz. Bazı yazarlar kendince çizer de olabiliyor. Bu çok sık olmasa da oldukça rastlanan bir durum. Şiiri çizime yansıtmak gibi. Aslında bir ilham ile çıkıveriyor. Ismarlama olamıyor. En azından bende ısmarlama olamıyor diyebilirim. 

Bir kitap yazmaktan daha ne güzel olabilir, insanı mutlu ve onöre eder diye düşündüğümde; başka bir yazarın kitabının içinde yer vermesi insanı gerçekten çok mutlu ediyor. Bu mutluluğun içinde mahcubiyet de var hiç kuşkusuz. Yazar, içinden gelerek kitabında size yer vermiştir ya da o konu ile ilgilisinizdir ve kadirşinaslık gereği sizden bahsetmiştir. Ya da kitabını size ve sizin gibi değer verdiği kişilere ithaf etmiştir. Bu duygu kolay tarif edilemez bir duygudur. Her konusu olduğunda heyecanlanır insan. 

Kitabın yazarı Hüseyin Top Hoca, bir gün telefon ederek ve randevu alarak eşiyle beni ofisimde ziyaret etti. Yazmış olduğu kitabını takdim etti.  "Mevlânâ Neş'esinden Esintiler" kitabının ithaflar bölümünde Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre ile Amir Ateş arasında adımı görünce gerçekten çok ama çok mahcup oldum bir o kadar da onur duydum. 

Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre'yi İstanbul Üniversitesi'nden tanır, saygı duyardım. Ara sıra telefon ederdi rektörlük makamına, İÜ Bülteni ile ilgili. Konuşma tonunu kayda almayı çok isterdim. Zarafetine, sesindeki olgunluğa, Türkçe kullanımına hayran kalırdınız. Ve tabii fizik ve atom mühendisliği bilim adamlığı konusundaki tartışmasız başarısına. Felsefi yönünü de belirtmeden geçemeyeceğim ve o güzelim eski İstanbul'u anlatan kitaplarını da tabii... 

Amir Ateş ise çok kıymetli bir bestekarımız. Sadettin Kaynak, Emin Ongan gibi hocalarından el almış bir üstat. Bini aşkın Türk Sanat Müziği ve Türk Tasavvuf Müziği alanında kıymetli eserleri var. Toplumun belki de en sevdiği "Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın", "Seni Ben Unutmak İçin Sevmedim" diye nitelenebilir. Film müziklerinden de dimağımızda kalan; "Solan Bir Yaprak Gibi"dir kuşkusuz. 

Böyle iki kıymetli bilim ve sanat üstadının arasında anılmak inanınız ki şahsıma yüklenmiş önemli bir görevdir. Daha çok çalışmam, daha çok topluma faydalı olabilmem için. 

Hüseyin Top Hoca'mızı 25 yıldır tanırım. Çok kıymetli Kani Karaca ile birlikte tanıdım. Neşeli halleri aklımdan hiç çıkmaz. Ebediyete intikâl edince üstat Kâni Karaca, Dr. Emin Işık Hoca'mızı tanıdım. Dr. Emin Işık, fevkalade bilgili, görgülü, Çelebi bir insandı. Rengigül kitabımızdaki bazı tercümeleri lütfetti ve "Belh'in Güvercinleri" kitabını şahsıma imzaladı. Biz Mevlevi usulde ellerimizi saygıyla birlikte öperdik. Bu ulvi bir âdetimizdir. O an başka bir ulvi boyuta saygı ile geçersiniz. Zaman, mekân durur... 

Neşe denilince de aklıma İngiliz Land Lord arkadaşım gelir. O da fevkalade olgun bir insandır. Yarı-resmi, saygılı, mesafeli, bilgili, görgülü, Türk geleneksel kurallarını bilen... Bana "Joie de Vivre" diye hitap eder. 

Dünyanın böyle güzel, sade, zarif neşe esintilerine ihtiyacı var diye düşünüyorum. 

Rengigül Ural

13 Mayıs 2021, Şeker Bayramı I. Gün