Açıklama

“Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben hâlime” şarkısıyla hatırlanan İhsan Râif Hanım’ın yaşadığı haksız şansızlık ile hukukçu Elif Gül Yılmazlar’ın bildirilerinden biri olan “Ceza Hukuku ve Dilemma”yı düşünelim istedim. Kaynak kitaplarımdan biri idi İhsan Râif Hanım’ın hüzünlü hikâyesi. Hukukçu Elif Gül Yılmazlar’ın üzerinde çalıştığı konulardan biriydi. Elif Hanım ile Koç Üniversitesi Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı “İnsan Gelişimi Araştırma Ödül Töreni”nde tanışmıştık. Sonraki süreçte, “Nisan Prens-İnsan Prens” e-kitabımı okuyup etkilenmişti. Rotterdam Erasmus Üniversitesi’nden söyleşi yapmak üzere ziyaretime gelmiş ve bu güzel söyleşiyi kayda almış ve sosyal medyada paylaşmıştık.

İki yılda bir yapılması geleneksel hale gelen “Hukuka Felsefi ve Sosyolojik Bakışlar” başlıklı sempozyumun IX.’su 2-4 Ekim 2019 tarihleri arasında yapılacağını ve bir günlük İstanbul ziyaretinde tekrar buluşmayı arzu ettiğini yazdığında çok mutlu olmuştum. Konusu: “Ceza Hukuku ve Dilemma” kısaca şöyle idi: “Kanun koyucu kimi zaman suç olan hareketleri belirlerken çatışan iki veya daha fazla hak arasında bir tercih yapmak zorunda kalmaktadır. Dolayısıyla, ortaya çıkan dilemmalar sadece ahlaki ve teolojik açıdan değil ceza hukuku alanında yapılan tartışmalar açısından da önem arz etmektedir. Bu çalışmada kanun koyucu tarafından ceza hukuku alanında ortaya çıkabilecek dilemmaların tespitinin mümkün olup olmadığı belirlenerek yapılan düzenlemelerin içeriği incelenmiştir. Bu çalışmada; özelikle işkence ile çocuk düşürtme ve düşürmenin ulusal ve uluslararası hukuk boyutları üzerine odaklanılmıştır.”

Günümüzden 1800’lerin İstanbul’una yolculuk yapalım:

İhsan Râif Hanım 1877’de elit bir ailenin çocuğu olarak Beyrut’ta dünyaya gelir. Babası Osmanlı’nın son dönem vezirlerinden Köse Mehmet Râif Paşa, annesi Servet Hanım ise soyu Kırım Hanları’na dayanan asil bir aileden gelen İstanbul hanımefendisidir. İhsan Râif  Hanım özel hocalardan, Fransızca, edebiyat ve musiki, Tevfik Lami Bey’den Batı müziği ve piyano dersleri almıştır. Üstadın felsefi derinliği, engin “linguistik” bilgisi, lisanı kullanmadaki ustalığı, İhsan Râif’in şiirde yolunu bulmasına rehberlik etmiş. Türk ve Batı musikisi talim ederek piyanoda da ustalaşan İhsan Hanım “Fransızcaya bu kadar vâkıf olmasam, Türkçenin kıymetini bilmezdim, Batı musikisini bilmesem kendi musikimizi tam anlayamazdım” demiştir.

Bir gün kız kardeşi Belkıs ile Nişantaşı’nda, bahçesinde palmiye, manolya, kauçuk, ıhlamur, nar, Ginkgo biloba olan beş katlı  Taş Konak’ın çocuk odasında oynarken, odanın kapısı aniden gürültüyle açılır. Hayatında hiç görmediği, tanımadığı bir adam içeri dalıp onu kaçırmaya yeltenince odadaki çocukların bağırmaları üzerine adam geldiği gibi merdivenleri uçarcasına atlayıp kaçar. Böyle bir konağa içerden yardım almadan kimse giremez. Nitekim gerçek yine bir acıyı yansıtır: Konak’taki Arap Bacıları kandırıp, konağa daldığı anlaşılır ama kalfalar inkâr ederler. Kalfaların hasetliğinin temelinde kadim bir âdet yatar. Bu âdet: Kadın sünnetidir. Lübnan’da az olduğu halde Mısır ve Afrika’da çok yaygın bir âdettir. Kadınların ruh hâllerini bozar, ekseri evlenmeyip mesut olamazlar.

Ancak Râif Paşa, kızının adını kirlendiğini düşünür ve henüz 13 yaşındayken kızını kaçırmaya yeltenen Reji memuru Mehmet Ali Bey ile evlendirir. Bir vapurla İstanbul’dan ayrılırlar ve Râif Paşa’nın İzmir’de tahsis ettiği konakta yaşam başlarlar. Hiç sevmediği kendinden yaşça hayli büyük bir adamın eşi olarak hayatını sürdürürken hüznünü, yalnızlıkları, iç duygularını şiirlerine yansıtır.

Burada bir parantez açmak isterim: Edebiyat, sanat ve musikinin, spor gibi tedavi edici özelliği üzerinde durmak isterim. Yaraları sarıcı bir iksir gibidir ve yaşam savaşında hayata bir bağdır.

Henüz 14 yaşındayken oğlu doğar. Duygusal anlamda kötü günler yaşayan İhsan Râif Hanım, içkisi kumarı bir yana İstanbul’dan gelen bir mektupla da bir başka kadının, eşinin hayatında olduğunu öğrenince bu yaşadığı ortamı, duygularını kaleme almaya başlar.

Bu noktada da bir parantez açmak isterim: Bir kadın sevmediği bir eşten çocuk doğurunca, çocuğunu sever mi? Çocuğunu benimseyebilir mi? 14 yaşında ergenlik çağındaki bir kadın “anne”lik yapabilir mi? Analık duygusu gelişebilir mi? Stres altındaki çocuk yaştaki bir kadından süt emen bir çocuk, annesinin stresini alır mı? Genetik bilimi ışığında; kültür farkı çocuğa nasıl yansır? Bir kadının iç çığlıkları: “Ağlarım ben hâlime” diyor! Kendine ağlarken çocuğu nasıl gülüp, mutlu olabilir? Çocuğunu nasıl mutlu edebilir? Ne ilginç bir dilemma ki İhsan Râif Hanım’ın çocuklarını sevdiğini, benimsediğini anlıyorum kitabından.

Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben hâlime,
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime,
Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbâlime,
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime.

Ve Serkis Efendi’nin notaları ile Nihavent bir şarkı olarak müzik tarihindeki yerini alır ki bu konuda da farklı iki görüş vardır.

“Mehmet Öklü, 2008’de Şişli Kaymakamlığı görevine başlarken, Hükûmet Konağı’nın 19. yüzyılın önemli devlet adamlarından Köse Mehmet Râif Paşa’nın Taş Konak’ı olduğunu öğrenir ve yapıyı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi kapsamında restore ettirmeyi başarır. Taş Konak’ın Türk edebiyatı açısından da önemi vardır: Râif Paşa’nın büyük kızı İhsan Râif Hanım (1877 – 1926), kısa ömrünün değişik dönemlerini bu konakta geçirmiştir. İhsan Râif Hanım, Ahmet Haşim’in “Benim anladığım hece vezni ile millî şiiri iki kişi yazmıştır: Rıza Tevfik ve İhsan Râif Hanım” sözüyle hakkını teslim ettiği öncü bir şair: Beş Hececiler’in “abla”sı. “Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben hâlime” ve “Neden gülmesin gül gibi yüzler” gibi pek çok şarkıdan hatırlayacağımız bir imza. Ayrıca mitinglerde ateşli nutuklarla, şiirlerle, yazılarla Kurtuluş Savaşı’na destek olan öncü kadınlarımızdan. “Kimseye Etmem Şikâyet” kitabı, İhsan Râif Hanım’ın hazin hayatını dönemiyle birlikte anlatırken, üçüncü eşi, Fecr-i Âtîciler’in “Sanat şahsi ve muhteremdir” sözünün sahibi Şahabettin Süleyman’a da önemli bir yer verir.”

Zira “aşk”ı Şahabettin Süleyman ile tatmıştır İhsan Râif Hanım. Dönemine göre hayli ütopik yazılar kaleme alan Şahabettin Süleyman Bey de İhsan Râif Hanım’da yazılarının aksine aslında aradığı ve özlemini çektiği hayatı bulur, kısa da sürse!

Bu çerçevede; şu soruyu sormak isterdim Köse Râif Mehmet Paşa’ya: Neden Paşam? Siz ki elit Osmanlı’yı temsil ediyorsunuz! Gerçi bu olay olmasaydı belki de İhsan Râif Hanım anılmayacaktı! Tıpkı Kabaağaçlı Şakir’in sürgüne gittiği Bodrum’u tanıtması gibi…

İhsan Râif Hanım ile ilgili detaylı bilgiler ve kaynakçalar RE Books Arts Kitaplığı’nda (http://www.rebooksandarts.com/icerik/kimseye-etmem-sik-yet-ihsan-raif-hanim-in-hayati) kayıtlı.

Bu noktada; hukuka, Elif Gül Yılmazlar’ın* bildirileriyle odaklanalım isterim:

Koç Üniversitesi mütevelli heyeti üyesi, çağımızın en önemli felsefecilerinden İoanna Kuçuradi şöyle diyor: “Yaşamda öyle anlar vardır ki iki değer çatışır. Bu duraksatır insanı ama yaşam durmadığı için bir seçim yapmak gerekir. İşte trajedi böyle bir şeydir.” Elif Gül Yılmazlar, uzun süredir, ortaya çıkan bu trajedilerde nasıl seçim yapılması gerektiği üzerine çalışmaktadır. Zira ortaya çıkan dilemmalar sadece hayatta bizim yaptığımız ya da bizim için yapılan seçimler açıdan değil ceza hukuku alanında yapılan tartışmalar açısından da önem arz etmektedir. Bu bağlamda gerek yüzyıllardır tartışmalı olan ötanazi, kürtaj, işkence gibi konuları gerekse de daha önceden öngörülememiş ve yeni olarak ortaya çıkan dilemmaları ele almaktadır. Bu hususta; 2019 yılı içerisinde, Rotterdam Erasmus Üniversitesi’nde ve İstanbul Üniversitesi’nde ceza hukuku ve dilemmalara ilişkin farklı bildiriler sunmuştur.

Elif Gül Yılmazlar aynı zamanda uluslararası ve Avrupa`da yürütülen suç politikaları üzerine de çalışmalar yürütmektedir. Uluslararası alanda yürütülen suç politikalarının insan hakları ile ilişkisi üzerine Elif Gül Yılmazlar tarafından hazırlanan metin, Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından çok sayıda seçkin başvuru arasından seçildi. Elif Gül Yılmazlar, 8 – 9 Kasım 2019 tarihlerinde Connecticut New Haven’da, bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan konferansta çalışmasını sunacak. Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Organizasyon Komitesi tarafından bu çalışma, uluslararası alanda yeni tartışmaları ortaya çıkarabilecek, gelecek vadeden bir çalışma olması nedeniyle yazılmış en iyi metinlerden biri olarak değerlendirildi.

Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi her yıl yayınlanan “US News and World Report”a göre Amerika Birleşik Devletleri’nin en iyi hukuk fakültesidir.  Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri’nde kabul edilme oranının en düşük olduğu hukuk fakültesi olarak bilinmektedir. Yüksek Öğretim dünya üniversiteleri sıralamasına göre de, dünyanın en iyi hukuk fakültelerinden biri olarak yer almaktadır.

Elif Gül Yılmazlar, uluslararası ve Avrupa ceza hukuku alanında suç politikaları üzerinde yaptığı çalışmalarla uluslararası literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Ona göre; bu çalışma uluslararası literatürde özelikle üç açıdan önemlidir:

Ceza muhakemesi ve insan hakları hukuku ilişkisi doktrinde birçok yönden ele alınmasına rağmen maddi ceza hukuku ve insan hakları ilişkisi doktrinde yeterli bir şekilde incelenmemiştir. Bu çalışma, maddi ceza hukuku ve insan hakları ilişkisini ele almaktadır. İkinci olarak çalışma, uluslararası alanda ve Avrupa’da yürütülen suç politikaları arasında daha önce doktrinde incelenmemiş çelişkileri tespit etmesi ve insan hakları ihlallerini ele alması açısından önem arz etmektedir.

Son olarak çalışma, ceza hukuku teorilerini ve bu teorilerin insan hakları ile ilişkisini felsefi açıdan ele almaktadır.

O günden bugüne ne değişti?

İnsanî boyutta “insan” gelişti mi?

Ve hayatlarda trajediler azaldı mı?

*1989 yılında İzmir’de doğdu. 2011 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden, 2015 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı yüksek lisans programından mezun oldu. ELSA Avrupa Genç Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği, Ankara Üniversitesi ve Ankara Barosu tarafından düzenlenen çeşitli yarışmalarda dereceler aldı. “Haksız Tahrik Kurumuna İlişkin Olarak Hâkimlerin Karar Alma Süreçlerinin Toplumsal Cinsiyet Ayrımcılığı Yönünden Değerlendirilmesi” isimli çalışmasıyla Koç Üniversitesi Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı İnsan Gelişimi Araştırma Ödülü’nü almaya hak kazandı. Rotterdam Erasmus Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına devam etmektedir.

https://www.guncelkadin.com.tr/2019/11/03/rengigul-ural-yazdi-ceza-hukuku-ve-dilemma-ile-sair-ihsan-raif-hanim/

Aliye Van Het Hof Çok güzel bir yazı,kıymetli meslekdaşım Elif Gül Yılmazlar çalışması ile çok sevdiğimiz güfte ve besteyi biraraya getirip sunuş şekli ,çok önemli,birbirirle bağlantılı olmadığını düşündüğümüz farklı gibi görünen konuların arasında inanılmaz bağlantılar kurarak sunulması çok da rastlamadığım bir tarz,bu yüzden de çok kıymetli ve özel,olaylara çok çeşitli yönleriyle baktırıp,bizleri düşünmeye sevkediyor.Uzun zamandır özlediğimiz ezber bozma ,görevini yerine getiriyor.Teşekkür ederiz.